Veli VERGİLİ

SEVGİ – SAYGI – HOŞGÖRÜ – Veli VERGİLİ

service

            Biz yolcu, bu yalan dünya hancıdır, Öyle bir gün var ki yürekte sancıdır. Yer gök bir olunca hesap sorulunca, En sevdiğin bile senden davacıdır’. Değerli Okuyucular, Sevgili Dostlar, şiirde belirtildiği gibi hepimiz bu dünyada yolcuyuz. Yolun sonuna geldiğimizde hesap vakti gelince sevdiklerimizin bile bizden davacı olacağını anlatıyor. Onun için bu dünyada yaşarken her şeye dikkat etmek zorundayız.  Ben geldim sevgi için / Gönüller dost avı için/ Ben gelmedim davâ için/ Gönüller yapmaya geldim ve Gelin biz tanışalım/ işi kolay kılalım /Sevelim sevilelim /Dünya kimseye kalmaz, diyen Yunus Emre dünyaya geliş nedenini ne güzel ifade ediyor. Onun bu güzel sözlerinden ibret alarak bu haftaki yazımda sevgi, saygı ve hoşgörü demek istedim. Ramazan ayına girdiğimiz bu günlerde bu üç kelimenin ifade ettiği güzel düşüncelere ne kadar ihtiyacımız var değil mi?  

         13 Nisan 2021 yani bugün üç ayların sonuncusu, içinde en kutsal gecelerin bulunduğu rahmet

,mağfiret ve kurtuluş reçetemizin olduğu bir aya girdik. Üzerimize kabus gibi çöken, insanlık tarihinin belki kıyamet öncesi en kötü günlerini yaşıyoruz. Sevdiklerimiz bir bir gidiyor. Bilim dünyası Lokman Hekim’ini arıyor. Bulunan aşılar bile çarem olmuyor. Bu korona illeti hepimizin üstüne musibet gibi çöktü. Böyle bir durumda iken şükredelim mübarek Ramazan ayına kavuştuk. Bunun için Allah’ımıza ne kadar şükretsek azdır. Bu ay boyunca din görevlilerimiz konunun ehemmiyetini anlatacaklar.Onlara kulak verelim. Ramazan ayı hepimizin kutsalıdır. Bu ay içinde tutulacak oruçlar, kılınacak namazlar, yapılacak yardımlar manevi dünyamızın yüz akıdır. Oruç ibadetiyle ağızlarımıza vurulan mühürler bizleri kötü sözlerden uzaklaştırıp sevgi, saygı dünyamıza ulaştırıp engin hoşgörüye yaklaştırmalıdır.. Bu ayda toplum olarak herkesin birbirine saygı ve hoşgörü ile yaklaşması gerekir. İbadetlerini yapanlar yapmayanları hor görmemeli, ibadetleri yapmayanlarında diğerlerine saygılı davranmaları gerekir.  Din görevlilerimize bu ayda çok iş düşüyor. Burada bir anımı anlatmak istiyorum. 1980’li yıllarda görev yaptığım köyde gençlerle her akşam oturur sohbet eder, beraber vakit geçirirdik. Bir ramazan ayı cuma gecesinde gençleri ikna edip cuma namazına götürmek  istedim. Gençler, hocam imam bize kötü davranır aşağılar, dediklerinde hayır yapamaz ben yanınızdayım dedim. Ertesi gün Cuma namazına gittiğimizde hakikaten hoca namaz öncesi vaazında; içki içenler, geceleri kumar oynayanlar, oruç tutmayanlar, sadece Cuma’ya gelip kurtuluşa eremezler, diye söyleyince gençlerin neden gelmek istemediğini anladım. Onlar adına mahcup olmuştum. Namazdan sonra hoca efendiye hatalı olduğunu onları camiye kazandırmak gerektiğini söyledim. Mevlananın meşhur sözü : “Gel, gel, ne olursan ol yine gel/ İster kafir, ister mecusi/ İster puta tapan ol yine gel/  Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir/ Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.” sözünü hatırlattım. Meğer hoca efendinin daha önce Ramazandaki bazı olumsuzluklar için gençlerle tartıştığını öğrendim. Eski İmamlarımızda maalesef böyle zıtlaşmalar olurdu. Çok şükür günümüzde bu anlayış değişti. Din adamlarımız bu olayda olduğu gibi insanlara ; sevgi, saygı, hoşgörü  ile yaklaşmazsa insanlar  dinden soğur. Böyle olunca devreye Hristiyan misyonerler ve zararlı cemaatler  girip çocuklarımızı , gençlerimizi ve insanlarımızı zehirler. İnsanları soğutmak değil  kazanmak gerekir.

       Yüce dinimiz İslam’ın en önemli özellikleri  sevgi, saygı ve hoşgörüdür. Sevgi, saygı ve hoşgörü birbirini tamamlayan, bütünleyen, hayatı hayat yapan üç ana unsurdur. “Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmeliyiz.” diyen Yunus Emre “Sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalamaz. ” diyerek insanın dünyadaki amacının ne olması gerektiğin açıklıyor. Yine ; Sevmek Yüce Allah tarafından bize verilmiş  en büyük nimettir. Yüce Allah’ı sevmekle kalmayıp ona aşık olmamız gerekir diyor. Yunus’un öğretisi, insanları dostluğa ve kardeşliğe, birbirlerini anlamaya, birbirlerine zulmetmemeye, hoşgörüye, barışa ve sükûna çağırır .  Hoşgörüyü sağlayan önemli özelliklerden biri sevgidir. Sevginin olduğu yerde yenilikler, güzellikler ve başarılar gelir. Ümidimizi, yaşama sevincimizi, gücümüzü sevgiden alırız. Değerli Dostlar, güzel dinimiz büyüklere saygılı olmayı ve küçüklere sevgiyle yaklaşmayı emreder. Hoşgörü kavramı, olayları anlayışla karşılayarak insanları hoş görme, insanlar arası ilişkilerde dengeli olma, sabırlı olma, farklı olaylara tahammül edebilme anlamlarına gelmektedir. Hoşgörü, insanlar arası ilişkilerde dengeyi korur ve insanları birbirlerine yakınlaştırır. Şu olayda olduğu gibi : Halil Bey arabasına atlamış evine doğru yol alıyordu. Bir yandan Ramazan ayı son orucunun ağırlığı, bir yandan bayram telâşı, bir yandan da arife günü olmasına rağmen tatil edilmeyen işi yüzünden bir hayli yormuştu. Şimdi tek düşüncesi vardı: Bayram dolayısıyla aldığı hediyeleri evine ulaştırmak, dört gözle yolunu bekleyen çocuklarını sevindirmek. İftar yaklaştığı için yollar kalabalık, trafik sıkışıktı. Halil Bey günün yoğun geçmesinden dolayı diğer günlere kıyasla daha fazla acıkmıştı. Bu açlık kendisinde halsizlik oluşmasına, başının dönmesine sebep oluyordu. “Bir kaza olmadan, sağ salim eve ulaşırım inşallah!” diye dua ediyordu. İşte bu anda aniden yanan kırmızı ışığı görünce geçip geçmemekte kararsız kaldı. Önündeki araba durunca oda frene bastı ama biraz geç kalmıştı. Tekerlekleri kayan araba öndeki araca hafifçe çarptı. Halil Bey önemli bir kaza olmadığı için şükür ediyordu ki gözlerine inanamadı. Çarptığı aracın iri yarı şoförü hızla kapıyı açmış, elinde koca bir bezbol sopasıyla öfkeli öfkeli kendisine doğru geliyordu. “Gelişinden belli, kesin dövecek. ” diye düşündü. Karşılık mı verseydi acaba? “Hayır! Bu hiçbir işe yaramaz. ” dedi kendi kendine. “Adam dev gibi, elimi kaldırmaya fırsat vermeden beni mahveder. ” diyordu. Ne yapmalıydı Allah’ım! İşte adam iyice yaklaşmıştı. Belki de az sonra kendini kaybedecek, gözlerini hastanede açacaktı. Adam varmıştı işte kapıya. Sağ eliyle sopayı sıkıyor sol eliyle de kapıyı açıyordu. Hemen adamı yatıştıracak bir şeyler söylemeliydi. Halil Bey, daha adam kapıyı açar açmaz, ağzını açmasına bile fırsat vermeden, zoraki tebessümle sağ elini ona doğru uzatıp: “Bayramınız mübarek olsun. ” dedi. “Size bir şey olmadı inşallah?” dedi. Adam kendisine uzanan bu dost eli karşısında kısa bir şok geçirdi. Az önce avına saldırmak için bekleyen aslanın hırçın bakışlarını andıran bu gözlerde şimdi mahcubiyet okunuyordu. Halil Bey adamın sopayı saklamaya çalıştığını fark etti. Hala korkudan titreyen ellerini onun omzuna koyup; “Size bir şey olmadıysa endişelenmeye gerek yok. Cana gelecek olan mala gelsin. Öyle değil mi?” dedi. Adam söyleyecek söz bulamıyordu. Ağzından dökülen iki üç cümleyle ancak şunları diyebildi: “Sizin de bayramınız mübarek olsun efendim.” Hoşgörülü olmak; her konuda hemfikir olmak, yapılanlara aldırış etmemek, olaylar karşısında ilgisiz kalmak değildir. Kendi inançlarımızdan taviz vermek değildir. Sadece farklılıkların bilincinde olmak ve değişik düşüncelere anlayışla bakabilmektir. Başkalarından nefret etmeme, uyumlu olabilme erdemidir. Ancak hoşgörü ve saygı kurallarına herkes uyarsa birlik beraberlik olur. Sevgili Peygamberimiz: “İnsan, kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa başkalarına karşı da öyle davranmalıdır.” buyurmaktadır. Daima kendisinin haklı, başkalarının haksız olduğunu düşünenler bir gün yalnızlığa mahkûm olabilirler. Hatasını kabul etmek en büyük erdemdir. Hepimizin duygu ve düşüncesi birbirinden farklıdır. Ancak sahip olduğumuz ortak inançlarımız ve değerlerimiz vardır. Geleneklerimiz, göreneklerimiz, adetlerimiz nesiller boyu bizlere ulaştığına göre, bizler de bu ulvi değerlerimizi bizden sonraki nesillere ulaştırılmalıyız.

        “İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, gün batarken ölürler. Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir. Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür. Hırsımız, bencilliğimiz ”  Dünya bir garip han, bir hoyrat mekan, İnsan bir garip varlık kabına sığmayan, Hayat bir yudum su, bir anlık rüya, Ömür bir kısa yol tekrarı olmayan.” diyen Şeyh Edebali’nin dediği gibi insan ömrü bir şafak vaktinde başlar, güneş batarken son bulur. Ömrümüz geçip gidiyor. Geçen yıl 9 Nisan’da emekli olmuştum. Bir yıl nasıl geçti anlamadım .40 yıl hizmetimin sonunda geriye baktığımda iyi ki öğretmen olmuşum diyorum. Öğrencilerimizin sevgisi, saygısı en büyük mutluluğumuz .Gönüllerde bir nebze sevgi bırakabilirsek ne ala. Onun için: “Sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz.” Acı söz insanı dininden, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır. İnsan kötülük ederek fayda bulamaz. İyilik eden ve acı sözler yerine kalp kırmadan güzel konuşan, hoşgörülü olan insan daha çok sevilir sayılır. Sevgi, saygı, hoşgörü ve dostluğun tüm dünyaya hâkim olması dileğiyle… Hoşça  kalın, dostça kalın ; sevgi ,saygı ve hoşgörüyle kalın.

6058 kez okundu.

SEVGİ – SAYGI – HOŞGÖRÜ – Veli VERGİLİ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Yığılcanın Sesi Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Reklam