KAYBOLMAYA YÜZ TUTMUŞ GELENEKLERİMİZ

service

Sevgili okurlarım bu hafta sizlere kaybolmaya yüz tutmuş geleneklerimizden bahsetmek istiyorum. Toplumun her kısmının rahatsız olduğu ama topluma ayak uyduruyorum diye bahaneler ürettiği bir gündeyiz, şunu asla unutmayın toplumlar gelenek ve görenekleriyle bir bütündür.

 

DÜĞÜN GELENEKLERİ

Değerli okurlarım bu günlerde düğün yapmak o kadar kolay bir iş değildir, her geçen gün artan düğün maliyetleri evlenmeyi yuva kurmayı zorlaştırmaktadır. Eskiden düğün yapan haneye köylerden düğün yemeği diye ev ev dolaşıp tavuk toplanırdı, hane hane dolaşıp düğünlere davet yapılırdı, teknolojinin artmasıyla bu davet olayı maalesef sosyal medyaya düştü ve samimiyet ortadan kalktı. Düğünlerde takılan takılar düğün sahibine yardım diye herkesin kendi bütçesine göre takılırdı ama bu günlerde adını ödünçleme koydular. Kim ne taktı ise listeler yapıldı hatta kameralarla çekimler yapıldı. Bu takı meselesi yüzünden, birçok komşu, akraba, arkadaş, birbirleriyle kırgınlık yaşamaktadır. Gelin dostlar örf ve adetlerimize sahip çıkıp, bu ödünçleme işini ortadan kaldırıp taktığımız takı veya başka herhangi bir eşyayı düğün sahibine karşılık beklemeden yardım olsun diye yapalım. Hani eskiler derlerya çorbada bizim de tuzumuz olsun, gelin dostlar kurulacak yuvaların mutfağında pişen çorbada bizim de tuzumuz olsun.

İMECE

Değerli okurlarım eskiden imece usulü vardı. Her kimin tarlada, bağda, bahçede ne işi varsa sıraya konur ve sırayla bir köyün işi görülürdü. Günümüzde ise bu imece usulü kalkmış, komşu komşuya selam verdiğinde selamını alsam kaç para vereceksin zihniyetine bürünmüş, parası olmayanın selamı bile alınmaz olmuştur. Bu gelenek sadece hanımlar arasında kalmış olup dolma yaparken konserve yaparken kullanılmaktadır. Ne diyelim helâl olsun bu geleneği devam ettiren hanımlara…

 

BAYRAMLARIMIZ

Değerli dostlar, bayramlarımız küskünleri barıştıran hısım akraba ziyaretleriyle aradaki mesafeleri kaldıran hatta tanımadığın insanlarla bile yeni dostluklar kurduran bir gelenektir. Eskiden bizim buralarda her köyün bayramı farklı günlerde olur köy köy ev ev gezmelere giderdik, çıkılan her evde tanıdık veya tanımadık kişilere sofralar kurulur, çaylar demlenir, hoş sohbetler yapılırdı. Bu sohbetlerde bilinmeyen akrabalar ortaya çıkar, yeni dostluklar kurulurdu. Günümüzde ise bizim buralarda yine bayram günleri farklı günlerde ama ziyaretler ortadan kalkmak üzeredir. Bu ziyaretleri yapanlar ise belirli bir yaşa gelmiş, eski toprak dediğimiz kişiler tarafından yapılmaktadır. Yeni yetişen nesil ise amcaoğlu tanımaz, teyzeoğlu tanımaz hale gelmiştir. Günden güne akraba bağlarının kopma noktasına geliş sebeplerinden ise büyük şehirlerde yaşamak, yeni neslin büyük şehirlere adapte olması gelmektedir. Anne ve babaların memleket özlemini bile alaycı bir tavır takınıp önemsememektedirler. Teknolojinin cebe girmesi ile birlikte bayramlar ve özel günler bir mesaj ile geçiştirilmektedir.

Değerli dostlar ben arkadaşımın, dostumun, hısım akrabamın gözlerinin içine bakmayı severim. Bir sıkıntısı mı var? Bir mutluluğumu var? Onu anlamak ve varsa bir derdi, derdine ortak olmayı isterim. Derdine derman olamazsam bile onunla ağlamak, onunla gülmek isterim. Bu tür geleneklerimizi yaşatmak ve devam ettirmek de biz insanoğlunun elindedir. Gelin hep birlikte aynaya bakıp kendimize şu soruyu soralım; Bu günlere gelmemizde benim payım ne kadar acaba?

Gelenek ve göreneklerimizle ile birlikte nice güzel günler dilerim. Bu haftalık da bu kadar, haftaya başka konularda buluşmak dileğiyle. Allaha emanet olun.

 

ARAR OLDUK

 

Menfaati süsledik yitirdik sevdayı

Viraneye döndürdük gönül denen sarayı

İlk sıraya koyduk kahrolası parayı

Leyla ile Mecnunu arar olduk

 

Aşkı için dağları delerdi Ferhat

Aşk meşk uğruna yenir oldu her halt

Yeni nesile para etmez oldu nasihat

Ferhat ile Şirini arar olduk

 

Ne çilelerle dolu Kerem ile Aslı

Şimdi gönüller kırık gözler yaşlı

Zevki sefa içinde kalpler paslı

Kerem ile Aslıyı arar olduk

 

Karanlık dünyada tatlı sözü arar olduk

Yalan sevdalar uğruna sarardık solduk

Âlimlere bilginlere laf sokar olduk

Hazreti Mevlana’yı arar olduk

 

Hak yolunda gurbet gurbet gezerdi Yunus Emre

Sevdayı müjdeleyen yüreklere düşsün cemre

Canım feda olsun hak yoluna gelen emre

Yunus Emre’yi arar olduk

 

Hasta ruhumuz bulunmaz çaresi

Arsızdır gönül hep bulunur bahanesi

Doktorlar çare olamaz boştur şifa hanesi

Lokman hekimi arar olduk

 

Kaybettik merhameti kaybettik duyguyu

Kendimize yakıştıramadık her türlü sorguyu

İmdat bekler olduk mekânımız oldu kör kuyu

Kaybolan insanlığımızı arar olduk.

4177 kez okundu.

1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
KAYBOLMAYA YÜZ TUTMUŞ GELENEKLERİMİZ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Yığılcanın Sesi Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!