İSLAMDA VEFA

featured
service

Doğumla başlayıp, emanetin sahibine teslim anına kadar devam eden insan merkezli bir yaşam serüvenidir hayat, insanoğlu için.  Kimileri de geçiyorduk uğradık der ya, sınava tabi olduğu fani alem için. Sınava tabi diyorum, çünkü tam da öyle. Ömür döngüsünde çocukluktan, ergenliğe, ergenlikten gençliğe, gençlikten, orta yaşa, sonrasında yaşlılık ve son ana kadar devam eden ömür döngüsü, dünya misafirliği, herkesin aynı yerden gelip, aynı yere gideceği aslen çok kısa bir o kadar da sınırlı bir süreç. Akıp giden hayatın içinde ki en kıymetli, yaratılanların en mükemmeli varlık ademoğlu. Bu süreçte ilk-orta-lise-üniversite arkadaşlığı, çocukluk-mahalle arkadaşlığı, askerlik-iş arkadaşlığı, yol- hastane arkadaşlığı, kan  ve kan hısımlığı bağı gibi çeşitli sebep ve etkenlere dayalı bağ, muhabbet ve münasebetler kurulur, gelişir, devam eder. Bu sayılanlardan biriyle kesin surette daimi ve sürdürülebilir bir hukuku da vardır çoğumuzun, öyle ya akıp giden hayatın akışında mesleğimiz ve konumumuz ne olursa olsun, bir meşgalenin müdavim ve amiliyiz her birimiz. Hiç kimse tek başına sınırsız kudret ve yetenekli değildir, olamaz da,  aksine herkes tasarruf ettiğinin sahibi değil,  emanetçisidir sadece. Bu gerçeği unutmadan yaşamalı ve bu gerçeği nesillerimize aktarmalıyız. Hep iyi olmayabilir bazı şeyler, kötü de genel değildir ama işte tam da burada başlar fertlerin toplumdaki rolü, kararları. Ya iyiyi örnek alıp iyi bakarak iyi olanı yapmaya çalışacağız ya da tam tersini. Biz iyi olanı seçelim, güzel düşünüp, hayırlı olanın peşinde koşalım. Bize iyilik edeni  unutmayalım, geldiğimiz noktada geçmişten bugüne hayatımıza dokunanların, bize verdiği bir fikir, ya da maddi unsur ile ömrümüzün dönüm noktası diyebileceğimiz dokunuşlara sebep olanlara hak ettiği değeri vermeyi unutmayalım, gönüller kazanıp, kalpler yapalım. Kıymet bilmeyenlerden olmak kadim kültürümüzde yeri olmayan, örf ve adetlerimizle bağdaşmayan, gelenek ve göreneklerimize uymayan, ahlak ve itikadımıza aykırı , davranışlarımıza yakışmayan, büyüklerimizin tasvip etmediği nahoş bir haldir. Çünkü bize yakışan vefadır. Vefa bir duruştur, asalettir, kimliktir, teminattır, güvencedir, emin olmaktır.

Mümine yakışan vefalı olmaktır, müslümanın şiarı olmalıdır vefalı olmak. Bize yakışan, bizden beklenen, istenen budur muhakkak. Vefa; sözünde durmaktır. 

Yaratan Rabbimiz Kerim Kitabımız Kur’an-ı Azimüşşan’da Araf Suresi 102. Ayet-i kerimesinde “Onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulamadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.” buyurmaktadır. Bizler elbette ki sözünde durmayanlar grubunda olmak istemeyiz.

Yine Al-i İmran Suresi 77. ayet-i kerimesinde Yüce Rabbimiz “Allah’a karşı verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle değiştirenlere gelince, işte bunların ahirette bir payı yoktur. Kıyamet günü, Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır.ı” buyurmaktadır. Ahirette payı olmayan, Allah’ın konuşmayıp, bakmayacağı, elem dolu bir azaba uğrayacakların arasında olmanın karşılığı olabilir mi, dünyadaki hangi nesne, edinim ya da kişi böyle bir muamelenin açıklayıcısı olabilir, aklı başında hangi mümin bunu göze alabilir? Sadece bu iki ayet bile dünyanın geçici olduğunu, vefanın önemini vurgulamaya yetiyorken, her gün birileri bazen de sevdiklerimiz aramızdan ayrılıyorken, bizi sadakatten, emin olmaktan, vefadan alıkoyan nedir?

Enes  b. Malik bir rivayetinde “Allah’ın Peygamberi (sav) bize hutbe verdiği zaman mutlaka şöyle buyururdu: “Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur; ahde vefa göstermeyenin dini yoktur.”  Çok iyilik ettim, hep kötülük gördüm demeyin,  iyiliği, hayrı yalnız Allah için yapın, ecir ve mükafat ondandır, vefanın tecellisini illa ki de dünya hayatında somut ve müspet karşılık olarak beklemeyin, ahiret yurdunda ki ödülü düşünün. Allah Rasulunun da hükmü bu kadar açık koyduğu bir konuda zaafiyet, tehir, ihmal ve iptal bize yakışmaz. Telafisi olmayan böylesi büyük yanlışlardan Yüce Mevlam hepimizi muhafaza eylesin. Bizleri birbirinin kıymet ve kadrini bilen, koruyup kollayan, kadirşinas, necip ve asil olanlardan eylesin.

Ve ne bir semtin adı, ne de bir gıda markasıdır Vefa! Büyüklerimizden öğrendiğimiz,  birlikte yaşamın gereği, ihtiyacımız olan, özümüz, sözümüz, ölçümüz, kırmızı çizgimiz, hassas noktamız, olmazsa olmazımızdır.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
İSLAMDA VEFA

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Yığılcanın Sesi Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!