Değerli Okuyucular, Atalarımız ”Ne ekersen onu biçersin; kime ne verirsen onu alırsın; ne doğrarsan çanağına o gelir kaşığına; eken biçer, konan göçer; ekmeden biçilmez. ” vb. atasözleri ile bu dünyada ne yaparsak mutlaka karşılığının alınacağını söylemiştir. Ahiret hayatımız içinde aynı şey geçerlidir. Bu dünyada yaptığımız ibadetlerimizi, iyilik ve kötülüklerinde bir gün hesabının sorulacağı yüce kitabımız Kuran’ı Kerim’in Bakara süresi 110.ayetinde şöyle bildirilmiştir : ”Namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin.Kendiniz için önceden her ne iyilik yaparsanız mükafatını Allah’ın yanında bulacaksınız. Çünkü Allah, bütün yaptıklarınızı görmektedir. Yine kıyamet süresi 13. ayette ” O gün insana yapıp önden gönderdiği ve yapmayıp geride bıraktığı her şey haber verilir. ” denilmektedir. O halde bu dünyada ne ekersek onu biçeceksek öyle yaşamalıyız.
Kimsesi olmayan ihtiyar bir kadın, tek ineğinden elde ettiği sütü tereyağı yapıp komşu bakkala günlük olarak satıyordu. Ancak bakkal aldığı tereyağını hiç tartmıyordu. Bir gün aklına bir şüphe düştü ve kadının getirdiği yağı tartmaya karar verdi. 1 kg olarak aldığı tereyağın aslında 900 gram olduğunu görünce çok sinirlendi. Ertesi gün ihtiyar kadın dükkâna gelince bakkal: “ Bir daha senden tereyağı almayacağım. ” diye çıkıştı, kadını azarladı. Yaşlı kadın pek üzülerek “Efendim bir yanlışım mı oldu?” diye sordu.Bakkal : “Senin bana verdiğin yağ 900 gram geldi. ayıp değil mi bu yaptığın?” dedi. Bunun üzerine kadın şöyle cevap verdi: “ Efendim benim kilom yok, daha önce sizden 1 kilo şeker almıştım onu tartı olarak kullanıyorum.” dedi. Tabii, bakkal kızardı, bozardı, utancından ne yapacağını şaşırdı. Çünkü hem foyası ortaya çıktı hem de kendi yaptığı ile zarara uğradı.Bazen insanlar daha fazla kazanç için böyle yapıyor. Günümüzde bunun en canlı örneğini pazarcı esnafı sergiliyor. Tabii hepsi değil. Bazıları sattığı malların iyi ve güzellerini tezgahın önüne koyup satış yaparken çürük ve bozuk olanlarını satmaya çalışıyor. Bunun için pazarcı esnafı deyimi boşuna söylenmemiş.
Değerli Okuyucular, bazı sözler ve olaylar ders almamız içindir. Yukarıdaki hikaye esnaflarımıza , ticaret yapanlara, mal alıp satanlara, üreticilere ders olmalıdır. Arılardan daha çok bal almak için şeker takviyesi yapanlar, süte su kaptanlar, pazarcı esnafı gibi müşteriyi kazıklamaya çalışanlar vb. yollarla başkalarını kandırmaya çalışanlar bir gün mutlaka bunun hesabını vereceklerini unutmamalıdır. Hele bu yaz yapılan seçimde seçmenlerine söz verip unutanlara seslenmek istiyorum. Bu yıl bölgemiz ve ilçemizde büyük bir sel yaşadık. Bu konu ile ilgili daha önce yazdığım yazılarda yapılacak çalışmaların günü kurtarmak için değil gelecek için yapılmalı demiştim. Milletvekillerini ve siyasetçileri sahada görmek istiyoruz. Hala Düzce-Yığılca yolunda bir hareket yok. Yedigöller yolunda başlanan çalışmanın durduğunu öğrendim. Yapılan işler kişilere endekslenmemeli. Vali Cevdet Bey gitti diye yol niye duruyor anlamadım. Gerçi bu yol işinde baştan yanlışlık yapıldı. Bu yola Bekirler altından başlanıp devam edilecekti. Yeni gelen Valimiz inşallah bu işin peşini bırakmaz. Kendisinin başarılı ve çalışkan bir özgeçmişi var. İlimiz ve ilçemize yararlı olacağı kanısındayım Şimdiden kendisine başarılar dileyerek hoş geldiniz, diyorum.
Ağustos’un yarısı yaz, yarısı kış demiş atalarımız. Onun için yarın ne olacağı belli olmaz ona göre hazırlık yapmalıyız. Kışlık yiyecek, yakacak, giyecek gibi her türlü hazırlıklara başlamalıyız. Bu yıl çok zor geçecek demiştim. 11 Eylül’de okullarda eğitim-öğretime başlayacak. Şimdiden velilerimize Allah kolaylık versin. Yalnız bakanlığın bu yıl uygulamaya koymayı planladığı Finlandiya modeli benimde kafama yattı. Dört gün ders üç gün sosyal etkinlik,*spor ve tatil. İnşallah uygulamaya başlanır. Yalnız bu ders dışındaki zamanlar iyi planlanıp değerlendirilmelidir. Çocuklar boş bırakmaya gelmez. ”Ne ekersek onu biçeriz.Emek vermeden yemek olmaz. ” Şimdilik sağlıkla, dostlukla, sevgiyle kalın; hoşça kalın diyorum.
