İsrail’in Filistinlilere uyguladığı insanlık dışı muameleye yüksek sesle karşı çıkan Ankara, başta Batı olmak üzere dünyanın konuya bakış açısını değiştirmeyi başardı. 7 Ekim’den önce ve krizin başında “Filistin’i tanımayalım, o zaman müzakere daha kolay olur” diyen Batılı ülkeler “Filistin tanınırsa müzakere daha kolay olacak” anlayışına evrildi. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyeleriyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyesi ülkeler ve önemli bölge ülkelerine Dışişleri Bakanı seviyesinde gerçekleştirilen Temas Grubu ziyaretlerinin katkısı büyük oldu. Uluslararası platformlarda “Zulme karşı durmak için birlik olma” çağrısında bulunan Türkiye, Gazze politikasında aşamalı bir süreç izleyecek. Dünyada sözü geçen ülkeleri çözüm için iki devlet gerektiğine ikna eden Ankara’nın bir sonraki hedefi zulümde karar kılan Tel Aviv üzerinde uluslararası baskı ve yaptırım uygulanması yönünde olacak.
ÖNEMLİ KÖŞE TAŞLARI
Türkiye, İsrail’in bir an evvel ateşkese ikna edilmesi gerektiğini vurguluyor. Ankara tüm tarafların katılımıyla uluslararası bir konferans düzenlenmesi ve iki devletli çözüm müzakerelerinin başlamasının çözüm yolunda önemli adımlar olacağının altını çiziyor. Sabah’ın haberine göre, Ankara’nın önerdiği garantörlük modeli üzerinde müzakereler gerçekleştirilmesi, Filistinlilerin topraklarında huzur içinde yaşamaya başlamasının ardından yeniden ihya ve inşa faaliyetlerinin planlanması Türkiye’nin yol haritasında önemli köşe taşları olarak sıralanıyor.
CEZA UYGULANMALI
Türkiye, İsrail’in hukuksuz eylemlerinin yanına kalmaması için de ilk düğmeye basan ülkelerden oldu. Güney Afrika’nın açtığı davaya somut delillerle katkı sunan Türkiye, Bosna ve Ruanda’da olduğu gibi İsrail’in soykırım suçu işlediğinin hukuk tarafından kabul görmesi ve bu soykırımı uygulayanların cezalandırılması için tüm kanalları kullanıyor. İsrail’in savaş hukukunun ötesine geçerek gerçekleştirdiği katliamların yanı sıra yasadışı yerleşim, ilhak faaliyetleri ve Filistinlilere ait evlerin yıkılmasıyla “işgali kalıcı hale getirmek” yönünde çaba göstermesi İsrail’in gerçek amacını gözler önüne seriyor. Bu durumun da uluslararası mahkemelerce göz önünde bulundurulması gerektiğine vurgu yapılıyor.
