Bir zamanlar, Hz. İsa’ya kavminden bir adam gelip “Takva nedir?” diye sordu. Hz. İsa’nın cevabı oldukça anlamlı ve düşündürücüydü. İsa şöyle dedi: “Takva, insanlara, kendine ‘acıdığın’ kadar ‘merhamet’ etmendir.” İşte bu kavramla hayatın gayesi, yaşama sevincimiz olan bir meseleyi anlamaya çalışacağız. Dostlar, hatırlarsanız bir önceki yazımızda “vefa’yı anlamaya çalışırken hayatın her aşamasını anlayacağını” belirtmiştik. Bugün de “hayatın gayesini çözecek” mühim bir konuyu anlamaya çalışacağız. Belki bu kavramı sıkça duyuyoruz, ancak onu anlamlandırmak için genellikle ütopik düşüncelerle sınırlı kalıyoruz.
Takva kelimesi, kelime anlamı itibariyle Allah’a itaat ederek azaptan sakınma, dinin emirlerine uyma, haramlardan kaçınma ve dini öğretilere titizlikle bağlılık ve kulluğun zirve hali anlamlarına gelir. Ancak bu kavramı günümüzde sadece ibadetle sınırlamak, insani ilişkilere ve insanlara verilen değere odaklanmamızı engelliyor. Hz. İsa’nın cevabında da bahsedildiği gibi, takva insani ilişkilerden başlar, kendine nasıl değer veriyorsan, başkalarına da aynı şekilde merhamet ve saygı göstermelisin.
Ne yazık ki, günümüzde takva kavramı genellikle sadece ibadetle ilişkilendirilirken sorumluluk bilincinin eksik olduğunu görüyoruz. Sorumluluk bilincini kaybeden bir yaklaşım, toplumumuzdaki sorunları göz ardı etmeyi teşvik ediyor. Buna karşın, Hz. Muhammed s.a.v. öğrettiklerine göre müminler birbirlerini sever, birbirlerine merhamet eder ve birbirlerini korur. Her bir mümin, diğerlerinin dertlerini ve sorunlarını paylaşır. Peygamber efendimiz hadis-i şeriflerinde; Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücudun azaları gibidir. Vücudun bir uzvuhasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar” hadis-i şerifinden anlaşılacağı üzere insani ilişkilerimiz hayatımızın yönünü belirliyor.
Sonuç olarak, Allah’a ibadetlerle başlayan kulluk, çevremizdekilere yardım etmek ve onların sorunlarına çözüm bulmakla tamamlanır. İşte bu takvadır. Günümüzde “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, her koyun kendi bacağından asılır, milletin derdi beni mi gerdi” gibi bizim değerlerimize aykırı çevremizdeki sorunların düzeltilmesi amacını kaldıran sözlerin hayatımızda ciddi yer edindiğini görüyoruz. Bunun yanında takva kavramının da sınırlı bir şekilde algılandığına ve bencil bir hayat anlayışının yerleştiğine dair hayıflanırken, insanlara yardım etmek ve merhameti göstermek için el uzatanlara teşekkür etmeliyiz. Çünkü kulluğun zirve hali olarak adlandırılan takva, bu dönemde farklı etkenlerle tahrip edilmiş olsa da, kendi sorunlarımızın ötesinde başkalarına yardımcı olmamızı teşvik eder. Sonuç olarak, birbirimize destek olduğumuzda, herkesin sorunları çözülecektir. Haydi dostlar, kulluğun zirve haline ulaşmak ve hayatlarımızı güzelleştirmek için birbirimize yardım etme zamanı.
Çok teşekkür ederim kaleminize sağlık rabbişrahli sadri veyessirli emri vahlil ugdetemminisani yafguhu gavli rabbi gad eteyteni minel mulki ve allemteni mintevilil ahadis….