Süleyman ALTINHAN

RÜTBELERİNEN ÜSTÜNÜ; İLİM

featured
service

    Kıymetli Dostlar, vatani görevimiz olan askerlik vazifemin ardından tekrar huzurlarınızda olmanın bahtiyarlığındayım. Malumunuz olduğu üzere Okullar tatile giriyor ve yaz mevsiminin güzelliklerinden olan Yaz Kur’an Kurslarımız başlayarak camilerimiz şenlik evine dönüşecek inşaallah. Muhtemelen Kamuoyu nezdinden Yaz Kur’an Kurslarımıza bakıldığında kısa, eğitim açısından bir şey öğrenemez gibi düşüncelere giriyoruz ama yanılıyoruz. Bendeniz bunu eğitimci/imam olmam hasebiyle değil öğrencilik yıllarımdan beri süregelen Yaz dönemleri muhtelif Kur’an Kurslarında yapmış olduğum eğitimcilik görevlerimden aldığım tecrübeyle elzem olduğunun farkına vardım. Şöyle ki; Evvela ve en önemlisi evlatlarımız, dini, milli-manevi, toplumsal, kültürel böylesi elzem meselelerde bilinç ve şuur sahibi oluyorlar. Bunun yanında başlığımızda belirttiğimiz “Rütbelerin en üstünü ilim rütbesidir” hadis-i şerifinden de anlaşılacağı üzere İlmi bir müessesenin adımı olurken bu ilim rütbesinin de Kur’an ilmiyle taçlandırılıyor. Peki Kur’an öğrenmenin önemine geldiğimizde ise Peygamberimizin belki sıkça duyduğumuz ama idrakine varamadığımız şu eşsiz iki hadis-i şerifinin izahını yaparak yazımı taçlandırayım. Peygamberimiz s.a.v. şöyle buyururlar ki; “Kim Kur’an’ı okur ve onunla amel ederse kıyamet gününde anne ve babasına güneşten daha fazla parlaklığa sahip olan bir taç giydirilir. Anne ve babası böyle ise kendisi (nimet bakımından) ne durumda olur dersiniz? Diğer hadis-i şerifte ise “Kim Kur’ân’ı okur, ezberler, helâl kıldığı şeyi helâl kabul eder, haram kıldığı şeyi de haram kabûl ederse Allah, o kimseyi cennete koyar. Ayrıca hepsine cehennem şart olmuş bulunan âliesinden on kişiye şefaatçi kılınır.” Dostlar, geliniz şu iki hadis-i şerif-i anlamaya çalışalım. Birinci hadis’te öyle bir taçtan bahsediyor ki dünyada eşi benzeri olmayan bir taç yani öyle insanın hayal dahi edemediği bir taç. İkinci hadiste ise, Kur’an okuyan, ezberleyen tatbik eden yani hasılı kendine yoldaş edinene ve haricinde on kişiye şefaatçi olacağını beyan ediyor. Peki şefaat nedir? Sorusunu öncelikle yanıtlarsak. Peygamberimiz s.a.v. şöyle buyur;  Cehennemdeki müminlere de kullarına karşı çok merhametli olan Allah’ın şefaat ederek, böylece “rahmânın âzatlıları” adı verile grupla cennete girecektir. (Buhârî, “Tevḥîd”, 24; Müslim, “Îmân”, 302) Hadis-i şerifinin yanında Kur’an’da, âhirette zalimler için sözüne itibar edilen bir şefaatçinin bulunmayacağı, fâcirlerin cehennemden çıkmayacağı, izin verilen şefaatçilerin  Allah’ın kendilerinden razı olduğu kimselere şefaat edeceği bildirilmiştir. Anlaşılacağı üzere şefaat Allah’ı teala kendi affetme hakkını peygamberiyle paylaştıktan sonra hafızla, Kur’an ilmiyle hemhal olan kişiyle paylaşması Hafız’ın ne kadar ulvi bir makamı olduğunu gösterir. İşte böylesi ulvi, muhteşem bir mükafat’ın başlangıcıdır yaz kuran kursları. Bu vesileyle evlatlarımızı 3 Temmuz’da başlayıp 25 Ağustos’a kadar devam edecek yarın hesap gününde böylesi muhteşem mükafatlı programa evlatlarımızı göndermeyi ihmal etmeyelim. Çünkü bu mükafatın en büyüğü anne babaya olduğunu unutmayalım.

RÜTBELERİNEN ÜSTÜNÜ; İLİM

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Yığılcanın Sesi Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!