İbrahim Arvasi

FİLİSTİN: ÜMMETİN AĞIR İMTİHANI

featured
service

Filistin’in Gazze kenti bir kez daha Dünya gündeminde ne yazık ki yine acı, keder, gözyaşı, kan, sayısız masum ve sivil can kayıplarıyla.  

Filistin’in Gazze kenti; 40 kilometre uzunluğunda 10 kilometre genişliğinde toplamda 360 metrekareye sahip olan bu kıyı şehrine 2.3 milyon insanın sıkışması hasebiyle kilometre kare başına 22.000 insan düşmektedir. Şehir bu haliyle dünya üzerinde kilometre kare başına en çok insanın düştüğü yerleşim birimlerinin başında yer almaktadır. İşte günlerdir durmaksızın tonlarca bombanın yağdığı, havanlarla vurulan, füzelerin, roketlerin dövüldüğü yer işte burasıdır.

Yahudiler önce şehrin elektriğini ve suyunu kestiler. Hemen akabinde ise insan hayatı için zaruri olan her türlü yaşam maddesinin buraya girmesinin önüne geçerek yıllardır açık hava hapishanesine dönüştürdükleri Gazze için yeni bir planı devreye alıyorlar. İşte o günden bu güne tahrip gücü yüksek olan bombalar, roketler, füzeler, misket bombaları ve savaş uçaklarıyla hedef gözetmeksizin Gazze’ye ölüm yağdırıyor. Bu bombardımanlarda başta savunmasız siviller, çocuk, genç, yaşlı, erkek kadın hasta olmak üzere sayısız insan Şehadet mertebesine ulaştı. Yıkılan; mabetler, yollar, köprüler, okullar, hastaneler, Üniversite yerleşkeleri ve binalar, vurulan; Ambulanslar, gazeteciler, Birleşmiş Milletler Temsilcileri, enkaz altındaki savunmasız insanlar, parçalanan bedenler ve öldürülen insanlarla burada oluk oluk kan akmaya devam etmektedir.  

Canlı yayınlarla tonlarca bombanın yağdığı Gazze; sekiz milyarlık dünya nüfusunun iki milyarını oluşturan Müslüman coğrafyanın tam ortasında yer almaktadır. Buna rağmen Gazze; Ümmetin aldırmaz tavırları, bananeci yaklaşımları, ürkek bakışları, göz ucuyla seyretmeleri ve cılız sesleriyle; Dünya Yahudilerinin ise naraları, sevinç çığlıkları, marşları ve elbette dünyanın gözü önünde yerle yeksan ediliyor.

Yüce Allah(c.c.)’ın “Mübarek Mescid” olarak isimlendirdiği ve her türlü bereketin yeryüzünün diğer bölgelerine buradan dağıldığı kabul edilen, Peygamberler diyarı, kurtuluş ve selamet diyarı   üç semavi dine kıblegâh olmuş “Mescid-i Aksa’nın” bulunduğu bu mukaddes beldeler Allah Rasulü(s.a.s.)’nün İsrâ ve Miraç mucizesinde uğradığı ve göklere doğru olan yolculuğuna başladığı yerdir. “Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir.” (İsrâ Suresi 1.)

Yüce Allah’ın emriyle yeryüzünde Allah’a ibadet etmek maksadıyla kurulan ikinci mabed olan “Mescid-i Aksa” bütün bir İslam âleminin tatlı rüyası ve gelecek hülyasıdır. “Üç mescit dışında hiçbir mescidi ziyaret için yola çıkılmaz. Benim bu mescidim, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa.” (Müslim, Hac, 511). Ebu Zer (r.a.) şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulü! Yeryüzünde ilk kurulan mescit hangisidir?” dedim. “Mescid-i Haram’dır” buyurdu. “Sonra hangisidir?” diye sordum. O, “Mescid-i Aksa’dır” buyurdu. “Bunların arasında ne kadar zaman vardır?” dedim. “Kırk yıl vardır” buyurdu. (Müslim, Mesacid, 2 )

 

Râşid halifelerin ikincisi olan Hz. Ömer(r.a.)’in 637 yılında kapılarını İslam’a açtığı Kudüs yıllarca üç semavi dininin barış ve huzur içinde savaştan uzak bir halde yaşama imkânı bulduğu selam yurdu haline geldi. 1099 yılında Kudüs’ü işgale eden Haçlılar burada büyük bir vahşete imza atarak taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmamışlardı. Tam 88 yıl süren bu vahşet ve insan kıyımı nihayet Kudüs Fatih’i Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin 1187 yılında Kudüs’ü fethederek bu kutsal beldeleri Haçlılardan temizlemesiyle burası bir kez daha barış yurduna dönmüştür. Dile kolay 400 yıldan fazla Osmanlı İmparatorluğunun hâkimiyetinde kalan bölge aynı şekilde huzur, barış ve selam yurdu olmaya devam etmiştir. Kanuni Sultan Süleyman’ın bugün Yahudilerin işgali altında bulunan “El-Halil” kentindeki “Halilurrahman Camii” kitabesine yazdırdığı  “La İlahe İllallah, Muhammed Rasulüllah, İbrahim Halilullah” yazısı Müslümanların bölgeye, Filistin’e, Kudüs’e Mescid-i Aksa’ya olan bakışlarını ortaya koymaktadır. İkinci dünya savaşından sonra 1948 yılında Batı dünyasının kendi içinde bir kangrene dönüşen Yahudi sorununu çözmek için büyük bir hinlikle İslam âleminin bağrına sapladığı bu paslı hançer o günden bu güne işgal ettiği Selam yurdunda, Filistin’de, Kudüs’te, Mescid-i Aksa’da, Gazze’de insan hayalinin sınırlarını zorlayan zulme, gaddarlığa, işgallere, işkencelere, ölümlere, öldürmelere, insan hakları ihlallerine imza atmaya devam ediyor.

İsrailliler yapmış oldukları bu zulüm, tarihinde şahitliğiyle elbette ilelebet devam etmeyecektir. Zira bize göre “Zulümle âbad olanın ahiri berbad olur.” Rabbim bu zifiri karanlık dönemde Gazze için acil çıkışlar ihsan buyursun, şehit olanlara rahmet, yaralananlara acil şifalar ihsan buyursun, onların üzerine sabırlar yağdırsın, Onlara Nusret’iyle yardım eyleyip Onları kendi katından rızıklandırsın.  

Selam ve dua ile…

 

FİLİSTİN: ÜMMETİN AĞIR İMTİHANI

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Yığılcanın Sesi Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!