İbrahim Arvasi

Mevlid-i Nebi Camiler Din Görevlileri Haftasını Uğurlarken

featured
service

  Bilindiği üzere bu sene 27 Eylül 7 Ekim tarihleri Mevlid-i Nebi Camiler Din Görevlileri Haftası olarak kutlandı. Her yıl 1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak kutlanıyor. Bir kaç yıldır Hz. Peygamber(s.a.s.)’in dünyaya teşrif ettikleri Rebi’ul-evvel ayının da bu döneme denk gelmesi hasebiyle bu iki hafta iç içe kutlanıyor. Diyanet İşleri Başkanlığımız da aynı döneme tevafuk eden bu iki önemli hafta için ortak bir tema belirleyerek bu güzel birlikteliğe katkı sağlıyor. Bu yılın temasını ise “Peygamberimiz, İman ve İstikamet” olarak belirledi.

İslam da istikamet; Hakk Teâlâ’nın emrine uygun, şer’i şerife muvafık, dosdoğru olan yolda istikamet üzere dik ve kararlı bir şekilde yürümek demektir. İstikamet üzere yaşamak Yüce dinimizin emri, Sevgili Peygamberimizin de sünnetidir. Yüce dinimiz İslam’ın temel hedefi; Allah’a iman eden, Allah’a olan bu imanın gereği olarak O’na boyun eğerek ibadet eden, salih amel işleyen, takvaya erip güzel ahlaka sahip insanlar yetiştirmektir. Bu erdemli bireylerin oluşturduğu fazilet sahibi bir toplum ve bu faziletli toplumların da oluşturduğu barış içinde huzurlu bir dünya inşa etmektir. Fazilet sahibi toplumu meydana getiren bireylerin sahibi olmaları gereken en önemli ahlaki ilke ise elbette iman ve istikamettir. Bu hakikat hadis metinlerinde de açık bir biçimde görülmektedir. Ebu Amr Süfyân İbn Abdullah(r.a.) şöyle dedi: – Ey Allah’ın Rasulü! Bana İslam’ı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim. Allah Rasulü(s.a.s.) -“Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu (Müslim, İman 62).  

Bu dosdoğru olan istikamet hali iman, ibadet, salih amel, takva ve güzel ahlak başta olmak üzere hayatın her alanında gözetilmesi gereken en önemli ahlaki ilkelerden birisidir. İman’da istikamet; Yüce Allah’a şek ve şüpheden, vesvese ve tevehhümden uzak arı, duru, halis, muhlis, safi bir inançla inanarak bu hali son nefese kadar devam ettirmektir. Yine bu hali sosyal hayata aksettirerek hayatın her bir ayrıntısında ticarette, ziraatta, amirlik, memurluk, işçilikte yaşatmak demektir. İbadetlerde istikamet; Yüce Allah’a kulluğun, İmanın; nişanesi ve göstergesi olan ibadetlerden şartlar ve imkânlar ne olursa olsun hiçbir zaman uzak durmamak, son nefese kadar ve bütün benliğimizle devam ettirerek ibadetlerin yaptırım gücüne büyük bir kabulle ve salimane bir şekilde teslim olmak demektir. Ahlakta istikamet; Yüce dinimiz İslam’ın güzel dediği, fazilet olarak tayin ettiği, yapılmasını salık verdiği güzelliklerle ahlaklanmak ve bu ahlaki faziletler üzere bir hayat yaşamak demektir. Yalan, gıybet, dedikodu, iftira, suizan, nifak, laf getirip- götürme, hile, dalavere, düzenbazlık, hayasızlık, kandırma, aldatma vb. ahlaki zafiyetlerden uzak durmak demektir. Salih amelde istikamet ise; Yüce dinimiz İslam’ın tayin ettiği sınırlar dâhilinde, helal-haram çizgisine riayet edilerek, şer’i şerifin mubah olan dairesinde bir hayat yaşamak demektir. Ahlaki faziletlerden olan istikamet; mesuliyet ve sorumluluğunun ağırlığından dolayı Allah Rasulü(s.a.s.)’nün beni ihtiyarlattığı buyurduğu Hûd Suresinin ihtiva ettiği konular arasındadır. Hz. Ebubekir(r.a.) bir gün mescitte otururken Allah Rasulü’nün mübarek sakallarında beyazlıklar gördü ve sebebini sordu. -Allah Rasulü(s.a.s.) de “Hûd Suresi beni ihtiyarlattı!”; diğer bir rivayette ise, “Hûd Suresi ve benzerleri belimi büküp saçlarımı ağarttı” buyurmuş (Tirmizî, Tefsir, 56).

İstikamet sahibi olmamız gereken konulardan birisi de Yüce Allah’a ibadet etmek maksadıyla kurulan, tevhidin işareti olan minareleri, bilgi, ilim ve hikmetin emaresi olan kürsüleri, ibadet, kulluk ve ubudiyetin nişanesi olan mihrapları, hamdü senanın, zikrin, şükrün, tesbihin makamı olan minberleri, şehadetleri dinin temeli olan ezanlarımızı cem edip bir araya getiren camilerimize olan devamlılığımız ve bağlılığımızdır. Kâbe’nin birer şubesi olan cami ve mescidlerimiz yeryüzünde Yüce Allah’a beldelerin en sevimli olan mekânlarıdır. Onları maddi ve manevi anlamda imar edenler için cennet vaad edilmiş, buralarda eda edilen ibadetlerin daha faziletli olduğu, bu uğurda atılan her bir adım bir sevaba vesile olurken diğerinin ise bir günahın silinmesine imkân sağladığı, bu mekânlarda oturmak bile ibadet etmekle eşit addedilmiştir. 

Elbette Yüce Allah’a a ibadet etme makamları olan cami ve mescidlerde hademe-i hayrat olarak görev yapan ve doğumdan ölüme kadar mesai mefhumu gözetmeksizin gece-gündüz yanı başımızda durarak sevinçlerimizi paylaşarak büyüten, acılarımızı paylaşarak azaltan, hoş sohbetleriyle kalplerimizi istikamete sevk eden, gözlerimize cennet bahçelerinin güzelliklerini yaşatan, kulaklarımıza Zikrullahı dost kılan, ilim ve irfanlarıyla yolumuza istikamet kazandıran, hayat tecrübeleriyle birer kılavuz ve rehber olan Nebevi terekenin varisleri ve infak edicileri,  cefakâr, zahmetkeş, emektar olan camii görevlilerimiz, hocalarımız, İmam-hatiplerimiz, müezzin kayyımlarımız. Onları sevmek, cemaatlerine iştirak ederek arkalarında saf tutmak, vaaz’u nasihatlerine dikkat kesmek onlar için en büyük ikramdır. 

Mevlid-i Nebi Camiler Din Görevlileri Haftasını Uğurlarken

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Yığılcanın Sesi Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!